28.12.2022 10:59
Haber Kaynağı: DHA
Beta enfeksiyonu ile ilgili uyarılarda bulunan Uzm. Dr. Katipoğlu, söz konusu hastalığın ‘A Grubu Beta Hemolitik Streptokok’ denilen bakterilerin yol açtığı bulaşıcı bir hastalık olduğunu belirterek, “Beta mikrobu özellikle kış aylarında, kapalı alanlarda bir arada bulunan kişilerde, 5-15 yaş arası öğrencilerde bademcik iltihaplanmalarına sebep olur. Hijyenik olarak hazırlanmamış dondurma gibi soğuk süt ürünleri ve diğer hijyenik olmayan soğuk içecekler enfeksiyon kaynağı olabilir. Boğaz iltihabı durumlarının yaklaşık yüzde 10’u Beta mikrobu ile gerçekleşir. Beta mikrobu boğaz enfeksiyonundan bağımsız olarak sinüzit, orta kulak iltihabı, deri yumuşak doku iltihabı, kemik iltihabı (osteomiyelit), menenjit, rahim iltihabı (endometrit) ve zatürreye de sebep olabilir” ifadelerini kullandı.
HAVADA ASILI KALABİLEN DAMLACIKLARLA BULAŞABİLİR
Beta enfeksiyonunda etken olan mikropların insandan insana öksürük, aksırık ve benzeri solunum yolu salgılarının havada asılı kalabilen damlacıkları ile bulaştığına dikkat çeken Uzm. Dr. Katipoğlu, “Okul çağı çocuklarının yaklaşık yüzde 10’unda hastalık belirtileri ortaya çıkmadan taşıyıcılık durumu söz konusudur. Taşıyıcılar kendileri boğaz iltihabı yaşamasa bile bulaştırıcı olabilirler” diye konuştu.
BETA ENFEKSİYONUNUN SEMPTOMLARI
Uzm. Dr. Katipoğlu, hastalığın belirtileri ve tedavisine ilişkin şu bilgileri paylaştı:
“Hastalık boğaz ağrısı ve ateş ile başlar. 1-2 gün içerisinde yutkunma güçlüğü ve beslenme bozukluğu gelişir. Ateş genelde ilk gün başlar ve 38 derecenin üzerindedir. Hastada boğaz ağrısı ile birlikte özellikle çocuk hastalarda karın ağrısı, bulantı ve kusma gözlenebilir. Ağız içine bakılınca bademcik ve boğaz üzerinde beyaz lekelenmeler, şişlik ve kızarıklık görülebilir. Bununla birlikte hastanın boynunda ve çene altında ele gelen büyümüş lenf bezeleri hissedilebilir. Hastalığın tanısı muayene bulguları, kan testleri ve boğaz kültürü ile konulur. Boğaz kültürü özellikle taşıyıcılığın araştırılmasında önemlidir. Boğaz kültürü, uygulanabilen merkezlerde yeni gelişen enfeksiyonun türünün belirlenmesinde etkin bir yöntemdir. Boğaz kültürü yapılmasa bile klinik muayene ve vücuttaki iltihabın bakteriyel (antibiyotiklere yanıt veren) olup olmadığı hakkında fikir veren kan testleri ile tanı konularak antibiyotik tedavisi başlanabilir. Mikrobun kesin tanısı için boğaz kültürü altın standart olsa da, kültür testi yapılamayan yerlerde tedaviye başlayabilmek için mutlak gereklilik değildir. Tedavide destek tedavisi olarak odanın nemlendirilmesi, bol sıvı tüketilmesi, sulu yumuşak gıda tüketilmesi ve istirahat önerilmektedir. Tanısı konulmuş hastalara ağızdan veya enjeksiyon şeklinde antibiyotik tedavisi ve ağrı kesici ateş düşürücü ilaçlar başlanacaktır. Antibiyotik mutlaka 7-10 güne tamamlanmalıdır. Bademcik veya boğaz bölgesinde apse gelişmesi durumunda apsenin boşaltılması da gerekebilir. Enfeksiyonun önlenmesinde kesinleşmiş bir yöntem olmamakla birlikte boğaz enfeksiyonu olan bireylerden uzak durarak mikrop içeren damlacıklara maruziyet azaltılabilir. Hijyenik koşullarda hazırlanmış dondurma benzeri ürünlerin boğaz enfeksiyonu riskini artırmadığını gösteren çalışmalar mevcuttur.”
ZATÜRREYE SEBEP OLABİLİR
Boğaz hastalığının günler içerisinde sinüzit, orta kulak iltihabı, zatürre hastalıklarına sebep olabileceğini dile getiren Uzm. Dr. Katipoğlu, “Bazı hastalarda boğaz enfeksiyonunun 2. gününden sonra mikrobun salgılayabildiği toksinler neticesinde kırmızı deri döküntüleri ile seyreden bir tablo gelişebilir. Bu duruma kızıl hastalığı denir. Bu durum 1 hafta kadar sürebilir. Beta enfeksiyonu geçiren hastaların bir kısmında hastalığın geçmesinden 2-12 hafta sonra ateşli eklem romatizması ve kalp iltihabını içeren Akut Romatizmal Ateş (ARA) denilen ve hastayı uzun yıllar boyunca etkileyen bir durum gelişebilir. Yine hastaların bir kısmında hastalık iyileştikten 2-12 hafta içerisinde gelişen ciddi, kalıcı olabilen böbrek iltihabı durumu gelişebilir. Halk arasında boğaz iltihabı kalbine vurmuş, eklemlerine vurmuş, böbreklerini çürütmüş denen durumlar bu komplikasyonlardır ve ciddi sağlık sorunlarıdırlar. Hastalık geçtikten sonraki 2-12 hafta içerisinde gelişebilecek, eklemlerde şişlik-ağrı, yürüme güçlüğü, bulantı kusma, halsizlik, idrara çıkamama, kanlı idrar yapma, aşırı halsizlik, çarpıntı, bayılma, göğüs ağrısı gibi durumlarda da yine vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulmalı ve hastanın yakın geçmişte boğaz iltihabı geçirdiği bilgisi sağlık çalışanına bildirilmelidir” açıklamasında bulundu.